11 Temmuz 2009

Güle Güle Michael Jackson

Dansçı, şarkıcı, besteci, aranjör, aktör ve prodüktör... İşini layıkıyla yapmış bir dünya yıldızı kaydı gitti semalarımızdan... Dansıyla, müziğiyle, imajıyla, duruşuyla öyle ya da böyle o bir yıldızdı...
Çocukluğumun tekerlemelerinde Madonna ile yan yana andım adını, kendini bilmeden... Çok dinlememişimdir, hayranı olmayabilirim ama onu takdir etmekten de geri kalamam...
Sanatı kadar skandallarıyla da konuşuldu Jackson... Yerden yere vurdu onu medya... Sanatçıların da birer suçlu, şüpheli ya da herhangi bir insan ne olabiliyorsa onlardan biri olabilme ihtimali yokmuş gibi...

26 Haziran 2009

Avrupa Yakası'ndan Anadolu Paçasına

Daha önce hiçbir dizinin bitmesine bu kadar sevinmemiştim sanırım. Köşe yazılarında geleneksel tutumu sürekli alaya alıp eleştiren Gülse Birsel, müthiş bir geleneksel tutumun altını çizdi Avrupa Yakası projesinde... Bu tutumun adı "suyunu çıkarmak" idi. yapımcılar sözleşmeler vs. hikâye... Para herkese tatlı geldi kuşkusuz... Ülkenin en çok izlenen, takdir edilen, gülünen reyting alan dizilerinden biri olduğu gerçek. Ancak hak ettiği yergiyi ve eleştiriyi aldığını sanmıyorum.

9 Haziran 2009

Bazen Düşünüyorum da...

  • Bazen bir şeyler yolunda gitmeyebilir... 
  • Bazen o kişi size öyle diyebilir... 
  • Bazen size öyle gelebilir... 
  • Bazen umduğunuz gibi olmaz... 
  • Bazen yapacak bir şey yoktur... 
  • Bazen öyle olması gerekir... 
  • Bazen öyle hissetmeniz normaldir... 
  • Bazen her şey olacağına varır... 
  • Bazen hiçbir şey olmaz... 
  • Bazen olsa da olur olmasa da... 
  • Bazen kelimesi olumsuzlukları bazen daha katlanılır yapabilir... 
  • Bazen kelimesi iyi bir teselli olabilir... 
  • Bazen hiçbir teselli kâr etmeyebilir... 
  • Bazen "bazen" demek iyidir... 
  • Bazen çok fazla "bazen" derseniz anlamını yitirebilir... 
  • Bazen gerekli bir kelimedir... 
  • Bazen!

6 Haziran 2009

Duvarı Delemeyip Klozet Kapağını Kıran Meçhul Azimli Şahsın Ardından...

Evimizdeki alafranga tuvaletin kapağı gizemli bir şekilde kırıldı. Suçun sahibi yok. Herkes ben kırmadım diyor. Oysa henüz yaşına bile girmemişti. Uzunca bir zaman hacetimizi görürken sağa sola kaymamak, kapağı kaydırmadan üstünde oturmaya çalışmak suretiyle elimizi sürmedik. En sonunda isyan ettim ve ben bunu değiştirebilirim dedim.
Evdeki bu tip problemlerin çözümü konusunda genelde yeteneksiz olmama rağmen, geçen yıl çamaşır ve bulaşık makinesini monte ettiğimi hatırlayarak gaza geldim ve ben bunu değiştireceğim dedim.

5 Haziran 2009

Pöpsi Öldürdün Beni!


İşbu liste bir karalama kampanyası olmayıp, pepsinin yeni kampanyasının reklam filmi üzerine kişisel eleştiri, fikir, merak, temenni ve hayretlerimi içermektedir.
  • "Pepsi Yaşatır Seni" verilen ödüle bakılırsa hiç de yaşatmayan bir kampanyanın emek verilmemiş kötü sloganı; (10.000 TL'lik hediye çeki) 
  • Seda Sayan yapılabilecek en kötü seçim;(sözde en güvenilir kadın imajından mı seçildi?) 
  • Pepsi kamyonunu kalın topuklu terliksi ayakkabılarla kullanıyor Seda Sayan! Pullarla işlenmiş Pepsi logosu Türk geleneklerine nasıl da entegre oluvermiş kısa yoldan?!

4 Haziran 2009

Küçüklüğümün Küçük Dostu

MonAmi pastel boya... (mon ami Fransızca ‘da dostum demekmiş) İlkokul çağlarıma ait en güzel en renkli nesne... Çocuk heveslerimi, çocuk olduğumun idrakinde olmadan çocuk olduğum zamanlarımı ve ilkokul yıllarıma dair daha pek çok şeyi çağrıştırdı bir anda zihnimde... Acaba MonAmi pastel boyalarım olmasaydı, daha başka bir çocuk olur, daha başka mı büyürdüm? Bunu hiç bir zaman bilemeyeceğim...

30 Mayıs 2009

İddiasız Nağmeler

Uğur Dündar... Yıllarca yolsuzlukları, skandalları, merdiven altlarını, pis kazanları, fareleri, fuhuşları ve bilumum alanlardaki iğrençlikleri dürüst, kararlı tavrıyla aktardı Türk seyircisine... Araştırmacı televizyon gazetecisi oldu halkın... Arena onu, o Arena’yı var etti... Gizli kamera kullanım oranı en yüksek haberleri izletti... Sağ olsun... Ancak Star Haber’e geçeli beri bir değişti, hali tavrı... Sebebini bilmiyorum... Kır atın yanında duran mevzuu mu bu? Yoksa andropoz mu? Eskisine nazaran daha duygusal, daha fevri... Son halleri ve tavırları fazlasıyla şaşırtıyor beni...

Yağlı Boyayla Fotoğraf Çeken Adam: Paul Roberts

İlk bakışta fotoğraf sandım, ama yağlı boya tablo olduklarını görünce resmen dibim düştü... İnternette dolanırken tesadüfen keşfettiğim bir ressam Paul Roberts... Bir insan nasıl bir donanımla bu kadar realistik çizimler yapabiliyor, şaşırdım doğrusu. Bildiğin fotoğraf çekiyor adam. Ama boya ve fırçalarıyla... Işıktan gölgeden perspektiften bahsetmiyorum bile, bildiğin fotoğraf! Üstelik müzisyenmiş... Sitesini gezmenizi, resimlerine bakmanızı öneririm. Keşke duvarımda bir Paul Roberts tablosu asılı olsa diyeceğinize eminim...

29 Mayıs 2009

Bilincimin Külahından Akarken Yalayamadığım Fikrî Sıvı Molekülleri

Yaz geldi nihayet... Depresyona en ters mevsim gibi değil mi? hayır! Ters değil. Bence bütün yükü güze ve kışa yüklemek ahlaksızlıktır. Kendini kötü hissetme özgürlüğünü kendi elinden almaktır... Pekâlâ, sıcak içime işlerken ve tek amacım serinlemekken de kötü hissedebilirim. Baharda papatyalara bakıp hüzünlenebilirim...

26 Mayıs 2009

Operatör Savaşları ya da Aradığınız Hedef Kitleye Şu An Ulaşılamıyor

Farkında olmadan bu konuda dolmuşum... Pek fazla televizyon izlemiyorum ama ne zaman açsam mutlaka bir operatör reklamına denk geliyorum. Radyo dinlesem bir şarkı arasında yine operatör reklamı... Gazetelerde tam sayfa... İnternete girsem, maillerimi okuduğum sayfanın hemen sağ köşesinde bile bir operatör reklamı...
Dünya kriz kriz diye inlerken insanlar neden operatörlerin sözde çok ucuz tarifeleriyle ilgilensin ki? Herkes bu anlamda rutinini çoktan belirledi bile; şirketler de kişiler de... Evet, Türkiye GSM kullanımının suyunu çıkarmış bir ülkedir, peynir ekmek gibi telefon satılmaktadır ve motor becerileri gelişmiş her insanda en az bir adet cep telefonu vardır.

22 Mayıs 2009

Sezen Aksu Değil, Sezen

Sevgili Sezen, 
Uzun zaman önce üzerinde çalıştığını söylediğin "Kök" adlı projen sanırım şu günlerde basında bahsi geçerken "Türkiye Şarkıları" şeklinde yazılan proje... Tamam, onun için daha bekleyeceğim, özenip bezeniyorsundur her ayrıntısına bu yüzden acele etmiyorum. Lakin sabırsızlandığım bir başka durum bambaşka bir projenle ilgili... Düş Bahçeleri II... Rivayetlere göre 2 CD'den oluşan 30 şarkılık bir albüm yoldaymış, şarkılardan 2'si yeniymiş, hatta Mithat Can’la yaptığınız "İtirafçı Olma Sakın"ın sözlerini bile okudum! Çok heyecanlıyım be Sezen, çıkar artık şu albümü... Kim bilir başkalarına verdiğin ve benim dinlerken "Keşke Sezen kendi söyleseydi!" dediğim nice şarkı var bu albümde... Hem çok da ihtiyacım var sana bu aralar... Biliyorum çok yoğunsun, o yüzden kısa kesiyor, fazla bekletme diyorum. 5 Haziran'daki İzmir konserine bir şekilde gelmeye çalışacağım, umarım aksilik olmaz. Hasretle kucaklıyor, gözlerinden öpüyorum... Yaz bitmeden gel, götür beni düş bahçelerine!

16 Mayıs 2009

İç Giyimsel Lakırdılar

İç giyim denince aklınıza ne geliyor? Mankenler mi? defileler mi? mağazalar mı? Victoria's Secret mi? yoksa Kompedan mı? Kadın iç giyim sektörü son yıllarda bir hayli gelişti. Global trendler modalar markalar tasarımlar reklamlar derken gerek görsellik, gerek nitelik, gerekse fiyat açısından çok geniş bir yelpaze oluştu. Ancak iç giyim denince aklınıza erkek iç giyimi gelmiyor değil mi? gelmez! Türk erkekleri iç giyimlerine çok özen göstermezler, temiz ve rahat olması yeterlidir onlar için. İç giyim konusunda çok özenli olanlarının ise dış giyimde de aynı özeni gösterdiklerini söyleyebiliriz. İstisnaları saymazsak tabii...

5 Mayıs 2009

Bir Acayip Zor Yarış: Miss Turkey 2009

Bu hafta Miss Turkey 2009 yarışmasına canlı olarak değil ama tekrarlarına bir şekilde orda burada denk geldim. Ayaküstü adayları izledim. Bana göre, güzellik yarışmalarına katılan kızlar vücut ölçüleri ve meziyetleri ne olursa olsun ille de bir eğretilik taşırlar. Benim en çok gözlemlediğim şey ise dişlek olmaları. Doğuştan mı yoksa sonradan mı yapıldığını bilmediğim o kocaman dişleriyle 180 derece gülümser bu kızlar. Kızların somurtabilme özgürlüklerini elinden alan bir geleneği var bu yarışmaların. "Miss" olmak kolay değil, güzel de olsan, ölçülerin de tutsa, yürürken çok iyi arz-ı endam etsen bile yarışma boyunca sırıtıp sempatik görünmediğin her an şansın azalıyor.

26 Nisan 2009

"Kadınlar Yaşamlarını Değil Erkeklerini Seçiyorlar"

Başlıktaki düşündürücü cümle karikatürist Ramize Erer'in bir röportajından... Ama ben karikatürlerinden bahsedeceğim. Onlarca çeşit kadın vardır Ramize Erer'in karikatürlerinde... Dedikoducusu, safı, çirkini, güzeli, muhafazakârı, köylüsü, bir sürü çocuk doğurmuşu, çok okumuşu, cahili ve daha neler neler... Bu karakterler genelde erkekleri, onlarla olan ilişkilerini, bir ilişkileri yoksa kendilerini en olmadı birbirlerini sorgularlar. Hayat onlar için genelde kadın - erkek ilişkilerinden, erkeklerden ve kadın olmaktan ibarettir. Zaman zaman erkek karakterlerin de söz söylemesine fırsat verir Ramize Erer ve onları da resmeder.

19 Nisan 2009

Yâdımın Kapitalizmden Nasibini Almamış Körpe Kuytularından Bir Seda

Zamanın büyükleri de gençleri de çocukları da meşhur ya da değil her köşe başını mesken tutmuş fastfood mekânlardan nasibini almakta. Ben de dâhil. Pizza, hamburger, döner, köfte, çay, kahve, ne olursa... Ev yemekleri yapan ve bunu standardize edebilen yeni bir post-modern kapitalize tüketim zinciri kurulana kadar bu böyle gidecek sanırım. Ha kurulmalı mı tartışılır... "Evde zaten ev yemeği yiyip, ev kahvesi içmiyor muyuz?" zihniyetini güttüğüm için ben pek şikâyetçi değilim durumdan.

13 Mart 2009

Gayya Kuyusundaki İnsanlar

Bugün bir adam gördüm. Bir internet kafede... Kalabalıktı kafe… Üniversiteden yeni mezun arkadaşımın internetten yaptığı iş başvurularıyla ilgili bir şeyler bakmak için gitmiştik… İyi bir eğitim almış olmasına rağmen bir türlü iş başvurularına cevap alamayan arkadaşım zor günler geçiriyordu. Nihayetinde ülkedeki işsizlik gerçeği yüzümüzü tokatlamaya başlamıştı.

3 Şubat 2009

Çığlığın Işıkla Buluşması

Böyle bir görsel kitap geçti elime geçen gün. "Deli" diye ilaçlara, tedavilere boğulan, odalara kapatılan, yataklara bağlanan, elektrik verilen insanlarımız ne şaheserler yaratmışlar, bu kitap sayesinde gördüm. Salvador Dali'yi, Picasso’yu aratmayacak, hem de organize bir bilinç olmaksızın yapılan resimler feci şaşırttı beni.