30 Mayıs 2009

İddiasız Nağmeler

Uğur Dündar... Yıllarca yolsuzlukları, skandalları, merdiven altlarını, pis kazanları, fareleri, fuhuşları ve bilumum alanlardaki iğrençlikleri dürüst, kararlı tavrıyla aktardı Türk seyircisine... Araştırmacı televizyon gazetecisi oldu halkın... Arena onu, o Arena’yı var etti... Gizli kamera kullanım oranı en yüksek haberleri izletti... Sağ olsun... Ancak Star Haber’e geçeli beri bir değişti, hali tavrı... Sebebini bilmiyorum... Kır atın yanında duran mevzuu mu bu? Yoksa andropoz mu? Eskisine nazaran daha duygusal, daha fevri... Son halleri ve tavırları fazlasıyla şaşırtıyor beni...

Yağlı Boyayla Fotoğraf Çeken Adam: Paul Roberts

İlk bakışta fotoğraf sandım, ama yağlı boya tablo olduklarını görünce resmen dibim düştü... İnternette dolanırken tesadüfen keşfettiğim bir ressam Paul Roberts... Bir insan nasıl bir donanımla bu kadar realistik çizimler yapabiliyor, şaşırdım doğrusu. Bildiğin fotoğraf çekiyor adam. Ama boya ve fırçalarıyla... Işıktan gölgeden perspektiften bahsetmiyorum bile, bildiğin fotoğraf! Üstelik müzisyenmiş... Sitesini gezmenizi, resimlerine bakmanızı öneririm. Keşke duvarımda bir Paul Roberts tablosu asılı olsa diyeceğinize eminim...

29 Mayıs 2009

Bilincimin Külahından Akarken Yalayamadığım Fikrî Sıvı Molekülleri

Yaz geldi nihayet... Depresyona en ters mevsim gibi değil mi? hayır! Ters değil. Bence bütün yükü güze ve kışa yüklemek ahlaksızlıktır. Kendini kötü hissetme özgürlüğünü kendi elinden almaktır... Pekâlâ, sıcak içime işlerken ve tek amacım serinlemekken de kötü hissedebilirim. Baharda papatyalara bakıp hüzünlenebilirim...

26 Mayıs 2009

Operatör Savaşları ya da Aradığınız Hedef Kitleye Şu An Ulaşılamıyor

Farkında olmadan bu konuda dolmuşum... Pek fazla televizyon izlemiyorum ama ne zaman açsam mutlaka bir operatör reklamına denk geliyorum. Radyo dinlesem bir şarkı arasında yine operatör reklamı... Gazetelerde tam sayfa... İnternete girsem, maillerimi okuduğum sayfanın hemen sağ köşesinde bile bir operatör reklamı...
Dünya kriz kriz diye inlerken insanlar neden operatörlerin sözde çok ucuz tarifeleriyle ilgilensin ki? Herkes bu anlamda rutinini çoktan belirledi bile; şirketler de kişiler de... Evet, Türkiye GSM kullanımının suyunu çıkarmış bir ülkedir, peynir ekmek gibi telefon satılmaktadır ve motor becerileri gelişmiş her insanda en az bir adet cep telefonu vardır.

22 Mayıs 2009

Sezen Aksu Değil, Sezen

Sevgili Sezen, 
Uzun zaman önce üzerinde çalıştığını söylediğin "Kök" adlı projen sanırım şu günlerde basında bahsi geçerken "Türkiye Şarkıları" şeklinde yazılan proje... Tamam, onun için daha bekleyeceğim, özenip bezeniyorsundur her ayrıntısına bu yüzden acele etmiyorum. Lakin sabırsızlandığım bir başka durum bambaşka bir projenle ilgili... Düş Bahçeleri II... Rivayetlere göre 2 CD'den oluşan 30 şarkılık bir albüm yoldaymış, şarkılardan 2'si yeniymiş, hatta Mithat Can’la yaptığınız "İtirafçı Olma Sakın"ın sözlerini bile okudum! Çok heyecanlıyım be Sezen, çıkar artık şu albümü... Kim bilir başkalarına verdiğin ve benim dinlerken "Keşke Sezen kendi söyleseydi!" dediğim nice şarkı var bu albümde... Hem çok da ihtiyacım var sana bu aralar... Biliyorum çok yoğunsun, o yüzden kısa kesiyor, fazla bekletme diyorum. 5 Haziran'daki İzmir konserine bir şekilde gelmeye çalışacağım, umarım aksilik olmaz. Hasretle kucaklıyor, gözlerinden öpüyorum... Yaz bitmeden gel, götür beni düş bahçelerine!

16 Mayıs 2009

İç Giyimsel Lakırdılar

İç giyim denince aklınıza ne geliyor? Mankenler mi? defileler mi? mağazalar mı? Victoria's Secret mi? yoksa Kompedan mı? Kadın iç giyim sektörü son yıllarda bir hayli gelişti. Global trendler modalar markalar tasarımlar reklamlar derken gerek görsellik, gerek nitelik, gerekse fiyat açısından çok geniş bir yelpaze oluştu. Ancak iç giyim denince aklınıza erkek iç giyimi gelmiyor değil mi? gelmez! Türk erkekleri iç giyimlerine çok özen göstermezler, temiz ve rahat olması yeterlidir onlar için. İç giyim konusunda çok özenli olanlarının ise dış giyimde de aynı özeni gösterdiklerini söyleyebiliriz. İstisnaları saymazsak tabii...

5 Mayıs 2009

Bir Acayip Zor Yarış: Miss Turkey 2009

Bu hafta Miss Turkey 2009 yarışmasına canlı olarak değil ama tekrarlarına bir şekilde orda burada denk geldim. Ayaküstü adayları izledim. Bana göre, güzellik yarışmalarına katılan kızlar vücut ölçüleri ve meziyetleri ne olursa olsun ille de bir eğretilik taşırlar. Benim en çok gözlemlediğim şey ise dişlek olmaları. Doğuştan mı yoksa sonradan mı yapıldığını bilmediğim o kocaman dişleriyle 180 derece gülümser bu kızlar. Kızların somurtabilme özgürlüklerini elinden alan bir geleneği var bu yarışmaların. "Miss" olmak kolay değil, güzel de olsan, ölçülerin de tutsa, yürürken çok iyi arz-ı endam etsen bile yarışma boyunca sırıtıp sempatik görünmediğin her an şansın azalıyor.