Nil Karaibrahimgil'in "Bizim köy vardı ya uzaklarda? Ben gittim." dediği reklam cingılından esinlenerek başlıyorum bu yazıya. Hani insanların her şeyi bırakıp, gidip yerleşsem dediği bir sahil kasabası vardı ya? Ben gittim. Şubat'ın ikinci haftasıydı. Eski bir dostla ayarlanan hususi bir buluşma, eski günleri yad etme, hasret giderme günüydü. Ama mekanlara tıkılıp kalmak istemedik, değişik bir şey yapalım dedik. Ne yapsak, ne etsek, şuraya mı gitsek, burada mı kalsak derken ikimizin de daha önce gitmediği gitse de gittiğini hatırlamadığı bir yer geldi aklımıza: Eski Foça.
Yediğim içtiğim benim olsun diyeceğim ama Eski Foça denizden az önce çıkmış balıkları taze taze ve hesaplıca tadabileceğiniz bir yer. Şubat ayı ve haftaiçi olduğu için alabildiğine kendi halindeydi. Balık tutan, balık yiyen, bisikletine binen, nargilesini içen, okuldan çıkan, işten çıkan insanlardan oluşan sakin ve sevecen bir akşamüstü kalabalığı vardı sahilde. Herkes birbirine karşı samimi, tanıdık. Eh balık çok olunca adım attığınız her yerde birkaç kediye rastlamak mümkün. Onlar da bir o kadar samimiler. Hem de siz balık yerken patilerini sırtınıza geçirdikten sonra omzunuza çıkıp tabağınızdaki balığa ortak olmaya çalışacak kadar arsızlar!
Öyle çok katlı apartmanlar yükselmiyor her yerden. İç kısımlarda apartmanlara rastlamak mümkünse de, sahil boyu istisnalar dışında alçak binalarla dolu. Çoğu iki kattan oluşan eski Rum evleri. Eski Foça'ya el değmemiş havasını veren ve korunması gereken en önemli detay eski yapılar. Yaz mevsimi için aktivite alternatifi daha çok. Yüzmek, koyları ve antik yapıları gezmek gibi. Kışın sükunetinde Eski Foça’nın çarşısında, sahilinde turlamak, bir kafede kahvenizi yudumlarken balıktan dönen takaları ve balıkçıları izlemek de ayrı bir keyif. Benim gibi “yazlık” yerleri kışın görmeyi sevenler için bu kadarı kafi zaten.
Nerede kalınır derseniz, birbirinden hesaplı otel ve pansiyonlar var. Gözünüzü kestirdiğiniz birkaç yerden fiyat aldıktan sonra seçiminizi yapabilirsiniz. Eski, şık, samimi ve hesaplı pansiyonlar mevcut. Ne yenir? Balık tabii ki! Ama balık sevmem diyorsanız simit sarayı, kafeler, mütevazi lokantalar ve Çeşme’nin ünlü Kumrucu Şevki’sinin mütevazı bir şubesi de mevcut Eski Foça’da. “Eee kış günü ne yapılır başka?” diyorsanız fotoğraf makinesiz yola çıkmayın! Gidenler biliyordur ama gitmeyenler görmeli Eski Foça’yı. Bir günlük izlenimlerim bunlar. Daha fazlası için daha çok kalmak lazım. Kayıtlara “ilçe” diye geçtiyse de hayallerde yerleşilen o huzur dolu sahil kasabası Eski Foça’nın ta kendisi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder