2 Temmuz 2011

Samatya'da Bir Gece

Bu yıl ilk kez düzenlenen ve 3 gün süren Samatya Zil ve Caz Festivali’nin son gününe yetişmek istedim. Birkaç arkadaşımı yanıma aldım ve Samatya’ya gittim. Festival 17. yüzyıldan itibaren Samatya’da dünyanın en iyi zillerini üreten Zilciyan’ların anısına düzenlenmiş. Ben ilk kez duysam da Osmanlı mehteranından Madonna ve Beatles’a kadar pek çok sanatçı, grup ve orkestra bu ailenin ürettiği zilleri tercih etmiş. Halen en çok bilinen ve tercih edilen zil markalarından biri olduğunu internetteki sitesinden öğrendim.

Festivalin üçüncü ve son günüydü. Leman Sam’ın sahne alacağını biliyorduk. Küçücük şirin bir meydanda mütevazı bir sahne kurulmuştu. Konser saatine kadar bir çay bahçesinde oturalım dedik. Gayet normal görünen hava, konserin başlamasına yarım saat kala kapandı ve bir anda şiddetli bir yağmur başladı. Konserin iptal olup olmayacağını bilmiyorduk, konser saatinde meydana gittik. Leman Sam sahnedeydi ve sırılsıklam olmuş güruha şarkılarını söylemeye çoktan başlamıştı. Güleryüzüne ilaveten yaşından beklenmeyecek bir sahne enerjisi var Leman Sam’ın. Küçük kızı Şehnaz Sam annesinin isteğini yerine getirdi ve Athena’nın Skalonga’sını söyledi. Ana kız dans ettiler. Leman Sam son şarkısını korunaklı sahnesinden inerek, dinleyicileriyle birlikte ıslanarak söyledi. Empatik ve sempatik bir davranıştı. Yağmur şiddetini giderek artırdığı için Leman Sam mahcup bir halde konseri bitirmek zorunda kaldı.
Samatya’nın çok sevimli bir yer olduğunu belirtmek istiyorum. Halen eski İstanbul dokusunu yitirmemiş, nostaljik havasını koruyor. Konserin yapıldığı, meyhane ve balık lokantalarının bulunduğu meydan yıllar önce İkinci Bahar dizisinin setine de ev sahipliği yapmıştı. Dizide Şener Şen’in oynadığı karakterin işlettiği Ali Haydar adlı kebapçı da meydanı gören bir sokakta halen hizmet vermekte...
Erken biten konserin ardından yağmur devam ediyordu. Islanmış ve acıkmış bir halde Samatya meydanına gelirken ilgimizi çeken Tarihi Samatya Balıkçısı’na sığındık. İki katlı, küçük ve salaş eski bir balık lokantası. İsminde “tarihi” ibaresi bulunsa da işletmecileri yeni devralmışlar. Balık ve midye tava, işletmecilerin samimi tavırları ve umduğumuzdan daha düşük bir hesap ödememiz sebebiyle daha bir lezzetli geldi. Biz tıkınırken Leman Sam da arabanın camından esnafa el sallayarak geçip gitti dar sokaktan. Çaylarımızı da içtikten sonra Tarihi Samatya Balıkçısı’ndan ayrıldık.
Yağmur, konserin erken bitmesini ve kalabalığın dağılmasını görev edinmiş olacak ki amacına ulaştı ve yağmayı bıraktı. İlk gittiğimiz çay bahçesine tekrar uğrayıp birer Türk kahvesi içtik. Eve dönme vaktiydi. Bir dahaki gelişimizde Samatya'yı aynı güzelliği ile bulmayı umarak son banliyö trenine yetiştik...

Hiç yorum yok: