11 Temmuz 2009

Güle Güle Michael Jackson

Dansçı, şarkıcı, besteci, aranjör, aktör ve prodüktör... İşini layıkıyla yapmış bir dünya yıldızı kaydı gitti semalarımızdan... Dansıyla, müziğiyle, imajıyla, duruşuyla öyle ya da böyle o bir yıldızdı...
Çocukluğumun tekerlemelerinde Madonna ile yan yana andım adını, kendini bilmeden... Çok dinlememişimdir, hayranı olmayabilirim ama onu takdir etmekten de geri kalamam...
Sanatı kadar skandallarıyla da konuşuldu Jackson... Yerden yere vurdu onu medya... Sanatçıların da birer suçlu, şüpheli ya da herhangi bir insan ne olabiliyorsa onlardan biri olabilme ihtimali yokmuş gibi...
Ölümünden sonra da tüm o yapış yapış rezil etme çabalarını gösteren, sürmanşet skandallar patlatan onlar değilmişçesine bağırlarına bastılar onu... Oysaki Jackson hakkında açılan on davanın hepsinden beraat etmişti... Ne acı...

Sanatçı da insandır, ama herhangi bir insandan sanatçı olduğu için farklıdır... Onların birer ikon olmaları, kitlelere hitap etmeleri iyi insanlık örnekleri göstermeleri gerekliliğini oluşturmaz... İnsani taraf ve zaaflarıyla herkes kendi (iyi ya da kötü) hayatını yaşar. Yaşayacaktır. Yargıda kesinleşmemiş bir suçtan ötürü bir yıldıza suçlu damgası vurmak yalnızca modern medyanın çıkar stratejileriyle örtüşebilirdi, öyle de oldu...
Hiçbir çamur, hiçbir iftira, hiçbir haber yarattığı diskografiyi, sanatını yaralamadı. Hayranlarını da kaybettirmedi... Milyonlarca insanın beğenisini, fanatizmini, sevgisini kalbinde hissederek, yaşarken bir efsane olabilmenin farklılığını tadarak dünyayı terkeden şanslı azınlıktandı... Güle güle Michael Jackson...

Hiç yorum yok: