22 Mayıs 2009

Sezen Aksu Değil, Sezen

Sevgili Sezen, 
Uzun zaman önce üzerinde çalıştığını söylediğin "Kök" adlı projen sanırım şu günlerde basında bahsi geçerken "Türkiye Şarkıları" şeklinde yazılan proje... Tamam, onun için daha bekleyeceğim, özenip bezeniyorsundur her ayrıntısına bu yüzden acele etmiyorum. Lakin sabırsızlandığım bir başka durum bambaşka bir projenle ilgili... Düş Bahçeleri II... Rivayetlere göre 2 CD'den oluşan 30 şarkılık bir albüm yoldaymış, şarkılardan 2'si yeniymiş, hatta Mithat Can’la yaptığınız "İtirafçı Olma Sakın"ın sözlerini bile okudum! Çok heyecanlıyım be Sezen, çıkar artık şu albümü... Kim bilir başkalarına verdiğin ve benim dinlerken "Keşke Sezen kendi söyleseydi!" dediğim nice şarkı var bu albümde... Hem çok da ihtiyacım var sana bu aralar... Biliyorum çok yoğunsun, o yüzden kısa kesiyor, fazla bekletme diyorum. 5 Haziran'daki İzmir konserine bir şekilde gelmeye çalışacağım, umarım aksilik olmaz. Hasretle kucaklıyor, gözlerinden öpüyorum... Yaz bitmeden gel, götür beni düş bahçelerine!


İlk satın aldığım albümü Gülümse çıktığında yıl 1991'di ve Sezen Aksu diyordum ben Sezen'e... onu, şarkılarını, şarkılarını söyleyenleri, ona dair en küçük kırıntıları dinlediğim, okuduğum, anladığım, içselleştirdiğim ve sezdiğim süre zarfında ona Sezen Aksu dedirten mesafeyi kaldırmışım farkında olmadan... Sanki bir yakınımmış gibi Sezen derim her zaman... Hastalanınca üzülürüm, sevinince sevinirim. 1991'den beri bebek olduğum ve dünyada olmadığım dönem dâhil, her çıkardığı albümü, verdiği her besteyi titizlikle takip etmiş, çoğu kez hit olmayan ve sadece benim keşfettiğimi sandığım, bambaşka hazlar taşıyan nadir eserleri çevremdekilerden kıskanarak paylaşmamışımdır... Bana Sezen'i sevdiğini söyleyen birinin bilmesi gereken kilit Sezen şarkıları vardır, en hit olmuş dillere pelesenk olanları bilmek karşımdakini benim için Sezen hayranı yapmaya yetmez... Özgeçmişini, halini, tavrını, tarzını, ilişkilerini, tutumlarını, acılarını, hassasiyetlerini ve erdemlerini bilmesi gerekir gerçek bir Sezen severin...
Nasıl bir bilinçaltına işlemeyse artık, defalarca rüyama girmiştir ve girmektedir! Kendimi kâh bir İzmir Fuar Açıkhava konseri arifesinde kıyafetlerini yetiştirmek için koştururken, kâh aynı sokakta oturup market dönüşü Sezen balkonunda kahvaltısını ederken selam verip hal hatır sorarken görürüm. Daha neler neler... Bilinçaltım Sezen'in yanına çoktan gitmiş bile... Bazı muzip zamanlar kendimi Sezen gibi konuşurken bile bulduğum olur. Yakınımdaki pek çok insandan daha yakınımdır kendisi... Anlata anlata bitiremem ve bitirsem bile ona dair beslediğim saygı, sevgi, sempati, samimiyet ve hayranlığı bir dirhem olsun anlatamadığımı düşünürüm... Bu yüzden seven sever, bilen bilir, sezen sezer diyorum. Sezen gizli gizli hoşlansa da hoşlanmıyormuş gibi göründüğü ona takılmış güzel sıfatlardan, onu yücelten derin Sezen betimlemelerinden bende de bolca var. Ama bazı şeyler dillendirilmediğinde daha anlamlı olur. Anlattığım kadarının bile fazla olduğu kanaatindeyim. Seni seviyorum Sezen...

Düzeltme: "Yürüyorum Düş Bahçeleri'nde" olarak piyasaya çıktı.
Sonuç: Mutluluk!

Hiç yorum yok: