10 Haziran 2011

Elektro Sapiens

Dünyada elektriksiz bir hayat süren / sürebilen kaç toplum, kaç insan, kaç memleket kalmıştır bilinmez. Elektrik kullanım oranı en az olan kıtanın Afrika olduğunu tahmin etmek ise güç değil. Elektriksiz kalmış bir insanın can damarlarından biri (hatta daha fazlası) kopuveriyor o an. Buzdolabı, TV, bilgisayar, modem, klima, su ısıtıcı, cep telefonu ve daha onlarca alet ya elektrik gittiği an işlevselliğini yitiriyor ya da yavaş yavaş yitirmeye başlıyor. Bunlarsız bir hayat düşünebiliyor musunuz?

Elektrik için gitti de gelmeyiverdi gibi bir ihtimali asla düşünmüyoruz bile. Yeni dünya düzeni bunun üstüne kurulu. Herhalde Thales, milattan önce 500’lerde kehribarın yünle ovulunca hafif maddeleri kendine çektiğini, uzun süreli ovulup insan vücuduna yaklaştırıldığında ise küçük kıvılcımlar çıkardığını fark ettiğinde işin buralara geleceğini hesaba katmamıştı. Her uzun süreli elektrik kesintisinde yaşadığım o eşsiz umutsuzluk ve mutsuzluk anında elektriğe olan bu kişisel ve küresel bağımlılığımızı hatırlar üzülürüm. Ama bir anda bir ses gelip bir ışık yanıverdiğinde, her şey eski elektrikli düzeninde tekrar tıkır tıkır işlemeye başladığında, o elektriksizlikten yakılmış mumu üflemenin sevinciyle unutuveririm ben de üzüntümü. Bir dahaki kesintiye kadar...

Hiç yorum yok: