14 Şubat 2010

14 Şubat Pırlanta Satın Alma Günü

Hediye alıp vermek sempatik bir olaydır. Pek çok insan bundan keyif alır. Ama sempatik olmayan bir şey var. O da hediye seçmenin zorluğu. Doğum günleri, yıl dönümleri gibi günlerde hediye seçmek, karar verip almak zorlar insanı. Yaratıcı ve yetenekli bir hediye vericisi değilseniz pamuk elleriniz cep istikametine bakmalıdır. Hele de "hediye" denilen bir şeyi "bekleyen" biri varsa...
Kimseyi bağlamadığı halde para harcamayı teşvik amacı ile özelleştirilen bir gün 14 Şubat... Yıl içinde aynı kişiye mutlaka birkaç kere hediye alınmıştır veya alınacaktır. Bir de 14 Şubat çıkar insanın başına... Eskiden birinin hediye almayı düşünmüş olması bile hediye edilen kişi için kâfiyken şu sıralar hediye edildiğinde anlam kazanabilecek her basit, ucuz ve sade şey gözden düşürülmekte... Çünkü artık pırlanta var. Hem de kendinden daha göz alıcı reklamlarıyla!

Gün geçtikçe türeyen, üreyen, artan ve gelişen “İlle de pırlanta” provokasyonu devam ediyor. Sevgiliye bir öpücük yetmez, pırlanta alın. Anneye bir demet çiçek yetmez pırlanta alın. Alın da nasıl alırsanız alın! O pırlanta alınacak, almazsanız reklamlar gözünüze sokulacak. Sevdiğiniz kanaatkâr insanlar etkilenip “Ah keşke pırlanta alsa.” diye iç geçirmeye başlayacak. Fakirlerin anneleri, sevgilileri, eşleri asla zenginlerinki kadar değerli olamayacak. Bu sefer de pırlanta ucuzlayacak, her cebe uygun pırlantalar bulunabilecek, ödemeler kolaylaşacak ve kimse eksik kalmayacak!
Hâlbuki: (Wikipedia.org’dan birebir alıntı) Değer biçimi genelde yüzüklerdeki elmas ve pırlantalar için tamamen bir ön değerdir. Gerçekte o değere tekabül etmezler. Azlık hissi ile satışı kızıştırma tekniğidir. Pırlanta ve elmasların sertifikalı değer biçilmesi durumunda çoğunluk geri satarken bu fiyatları satıcı firmanın veremediği görülmektedir. Yani yatırım aracı olarak çok tehlikeli bir üründür. Bu noktada yeterli bilinçlendirme dünya çapında yapılmamaktadır.
Pırlanta bu yüzden altınla harmanlanarak satılıyor sanırım. Bu sevgililer günü için ideal hediye olduğu iddia edilen o pırlantalı yüzükler kolyeler bence şıklık, estetik ve tasarımdan çok çok uzaktı. "Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra?" dese de Mevlâna, yazık verilen paraya! Daha vahim olansa reklamlar aracılığıyla sırf daha çok satış yapıp pazar payını genişletme çabası içinde olan pırlanta markalarının hediye alıp verme kültürünü sömürerek deforme etmeleri ve insanların televizyonda gördükleri her şeye durup düşünmeden inanmaya devam etmeleri, üstüne üstlük kazıklanmaları...

Hiç yorum yok: