4 Şubat 2010

Ninen Çarık Giyerdi Ama Hep Ülker Yerdi



Herkesin kulağına bir şeyler çalınmıştır Ülker ile ilgili. Yeşil sermaye, irticacı, İslamcı, yobaz, vs... Henüz marka ayrımlarına varamadığım Eti’yi de Ülker’i de severek tükettiğim saf çocukluk yıllarımın ardından pek de iyi hissettirmeyen söylentilerdi duyduklarım. Doğru veya yanlış. Ülker’in nasıl bir şirket ideolojisi güttüğünü tartışmayacağım bu yazıda. Ülker’in pek çok insana antipatik gelen bu kötü imajını nihayetinde fark ederek nasıl bir marka imajı yenileme çalışmasına gittiğinden bahsedeceğim.

Söz konusu çalışma Ülker’in son dönemde piyasaya sürdüğü TV reklamları üzerinden yapılmakta. Tanıtılan şey bu kez ürün değil, marka... Kuruluşunun 65. yılında Mutlu Bir An sloganıyla biri “Vapur” diğeri “Kampüs” adıyla ekranlarda dönen reklam filmlerine mutlaka rastlamışsınızdır.
Vapur adlı reklam filmi Ülker’in geleneksel tutumlu orta sınıf müşterisini hedef almakta. Bir anne ile bebeği, Kerem ile Tolga adında iki çocuk, Kemal Bey adında bir dede, Özlem ile Barış adlarında iki genç yani her yaş kitlesinden insanlar İstanbul’da bir vapur seferinde paydası “Ülker” olan tüketimler içindedirler ve her biri mutlu bir anındadır. “Dedeniz de Ülker müşterisiydi, yeni doğan bebek de öyle olacak, hem de memnun kalacak.” mesajı açık ve net bir şekilde sevgi, paylaşmak, olgunluk, özgürlük, aşk temaları üzerinden verilmekte. Vapur İstanbul için nasıl vazgeçilmezse, Ülker de Türkiye’nin vazgeçilmezi diyor bize film alttan alttan...
Kampüs adlı filmde ise hava birden değişiyor. Mekân kampüs, karakterlerin hepsi de genç. Burak, Mert, Selim, Didem, Ali, Pelin... Hiçbirinin orta sınıfa mensup bir hali yok. Kâh kampüsün kütüphanesinde, parkında, bahçesinde; kâh kampüsteki bir şenlik konserinde Ülker tüketmekte olan üniversiteli gençlik timsali oyuncuların hiçbirinin bildiğiniz fiziksel Türk vasıflarıyla alakaları yok. Sanki Avrupa’da bir kampüsü ve Avrupalı öğrencilerini görür gibiyizdir. Ülker böylece imajını batılı kılarken, elinden kaçırmaya hiç de niyetli olmadığı hedef kitlesini olabildiğince asil ve sevimli bir şekilde sembolize ediyor.
Her iki reklam filminde de fonda duyduğumuz "modern" ritimlerle harmanlanmış "klasik" müzik tınılı parçanın adı Bittersweet Symphony. (Acı Tatlı Senfoni) Böylece yapboz tamamlanıyor. Külkedisi Sindirella'ya, gülen surat simgesi Ülker’in Ü’süne dönüşüyor. Ülker’in marka imajı İslamcı’dan Avrupalı’ ya evrilirken bir yazı daha sona eriyor.

Hiç yorum yok: