30 Eylül 2010

Facebook mu? Fiskosbook mu? (Dedikodu Rehberi Hediyeli)

Herhangi bir sebepten ötürü facebook üyeliği edinmeyen / edinemeyen insanları saymazsak, facebook’u olmayan insan neredeyse kalmadı. Pek görüşülmeyen ilkokul – ortaokul – lise – üniversite arkadaşlarından, yakın dostlara varana kadar herkes arkadaş listelerine ekli. Bir de akrabalar, ordan burdan tanıdıklar var. Bilmem kimin oğlu, bilmem nerede tanışılan kız, vs... Hem facebook’tan, hem çevreden, hem de bizzat kendi deneyimlerimden edindiğim izlenime göre, facebook’u ciddi bir şekilde dedikodu kazanı olarak algılayıp kullanan azımsanmayacak bir kitle var.

Bu kitle meraklı, dedikoducu olup, bu vasıflarını sır gibi saklayan insanlardan oluşuyor. İşlerini bitirip, yemeklerini yedikten sonra ya da canları sıkıldıkça facebook’a girip profil dürtüklüyorlar. Dürtükleme eşelemeye, eşeleme deşelemeye dönüyor ve oturdukları yerde bir ton dedikodu malzemesi edinebiliyorlar. En önemli dedikodu kaynakları: İlişki durumu, fotoğraf albümleri ve durum mesajları.
Bir gün hiç ummadığınız ve hayatınızdan bîhaber biri gelip size geçen gün yaptığınız bir şeyi, gittiğiniz yeri ya da hayatınızdaki birilerini sorabilir. O kişi listenizde değildir ya da facebook’ta yoktur. Ama facebook’ta hesabı olan biri profilinizi karıştırmış ve gidip ona her şeyi yetiştirmiştir! Dahası haberiniz olmadan kimler tarafından, nerelerde konuşulduğunuzu, neyinizin fiskos masalarına meze olduğunu bilemezsiniz bile.
Peki kızmaya hakkınız var mı? Tabii ki hayır. Çünkü facebook bir teşhir sahası ve gücünü bundan alıyor. İstemeseniz de facebook sizi teşhir ediyor.  Facebook’a üye olarak daha başından teşhirciliği de kabul etmiş sayılıyorsunuz .Bu durumda neyi teşhir edip etmeyeceğinize siz karar vermeli, gizlilik ayarlarından habersiz olmamalı ve mutlaka aşırı meraklılara özel bir kısıtlı profil listesi oluşturmalısınız. Tüm olumsuzluklarına rağmen sunduğu sanal sosyalizasyon, gerekli / gereksiz bir sürü bilgi, eğlence, vs.den ötürü alışılır bu siteye ve bırakması hayli zordur. Haftada bir hesabına giriş yapanla tüm gün facebook’ta olan kişi arasında hiçbir fark yoktur. Facebook’ta olmak ya da olmamak. Asıl mesele bu değil midir?
 
Facebook’tan Dedikodu Malzemesi Çıkarmanın 5 Püf Noktası
1. Tüm tanışıklığınız beş dakikalık bir konuşmadan ibaretse bile insanları arkadaş olarak ekleyin!
Arkadaş olduğunuz ilk an “Nerelerdesin sen hayırsız!” temalı bir hal hatır mesajı atın. Sonrasında mesaja gerek yok, nasılsa profili artık elinizde! 
2. Mutlaka içten içe merak ettiğiniz biri vardır. Listenizden seçtiğiniz kurbana tıklayın.
Gizlilik ayarları gevşekse tanımadığınız ya da sizde ekli olmayan bir tanıdık da olur. Küs olduğunuz insanların facebook hesapları olabileceğini unutmayın!
3. Profil resmine üstünkörü baktıktan sonra hemen kişisel bilgilerin bulunduğu sekmeye tıklayın.
Kaç yaşındaymış? Ne okumuş? Aslen nereliymiş? Evlenmiş mi? Dul mu? Çalışıyor mu? Malzeme gelmeye başladı bile!
4. Durum mesajlarına ve duvarına bakın. Paylaştığı şeyler zevkleri ve karakteri hakkında bir sürü ipucu verir. Başkalarının yazdıklarını da dikkate alın. Kendi yazdığı cümleler ve notlar ise kurbanın duygu durumunu ele verir.
Mutlu mu, depresif mi? Kızgın mı, üzgün mü? Öğrendiniz işte!
5. Tatmin olmadınız mı! E normal tabii, siz gördüğünüze inanırsınız! Hemen profil resimlerinden başlayarak diğer fotoğraf albümlerine bakın! Video da varsa ne âlâ! Nişan, düğün, parti, tatil, eğlence, şamata, yeni yerler, yeni insanlar! Oturduğunuz yerden bir sürü şey öğrenip, kurbanın gezdiği şehirleri ve ülkeleri, tatilini, düğününü, bayramını, köyünü, mezuniyetini, yeni doğan bebeğinin fotoğraflarını ayriyetten hayatındaki diğer insanları gördünüz!
Tipsizin birine mi varmış? Çirkinin birini mi almış? Kilo mu almış yoksa vermiş mi? Hepsi cepte! Fotoğraf yorumlarını es geçmediniz inşallah?
 
                 İşlem tamam! Artık netten bir arkadaşınıza linkler atıp sanal dedikodunun dibine vurabilir ya da çay kahve eşliğinde uzun sohbetler yapabilirsiniz. Eskiden ne zor şeydi dedikodu değil mi? Ama artık bütün havadisler parmağınızın ucunda!

Hiç yorum yok: